21 Şubat 2011 Pazartesi

masal masal makara

       Yanı başında oturan genç kız burnunu çekiyordu. Sağ tarafına dönmek bile zor gelmiş olacakki çok tanıdığı biri olsa bile yüzüne bakmadığından göremeyecek kadar yorgundu. Koltuklar çok dardı. 80 dakikalık yolu hiç kıpırdamadan gelmek alışkanlık olmuştu. Kız sürekli telefonuyla oynuyor biriyle mesajlaşıyordu. Burnunu çekiyor olmasının bununla bir ilgisi var mı diye düşündü? Ağlıyor muydu? yok ağlamıyor saçının kıvırcığıyla oynuyordu. İyi mademdi.

       Gece yolculuğunun bir kötü tarafı da kitap okuyamamaktı. 1.35 tl lik Balkart ile oturduğu şehiriçi otobüsünde bile okumuş(dublörün dilemması) okudukça gülümsemiş ön koltuğundaki çocuğa cee eee! bile yapmıştı oysaki. Kitap okuyamıyorsanız hayal kurun düşüncesinden yola çıkarak dakikaların ne zaman geçtiğini anlamamıştı bile. Ara sıra şoför frene bastıkça kendisi de basıyormuş gibi oluyor, limon kolonyası dağıtmaktan bıkmayan muavinin sıradan bir durakta indirdiği yolcunun ardından hareket eden otobüse nasıl düşmeden binebildiğini sorguluyordu. Karnı acıkmıştı. Evde onu yemeğe bekleyen birilerinin olması güzeldi.  Hatta 'çat kapı' kendisinden önce gelmiş komşularında onu bekliyor olması güzel şeydi...

Hiç yorum yok: