14 Mayıs 2010 Cuma

bu aralar...

Bu aralar hafta içini ev-iş, hafta sonunu terminal-otobüs-dershane arasında geçiriyorum..Baya mala bağladım yani...

Hava nasıl güzel buralarda bir bilsen, akasyalar açtı, bahçemizdeki çilekler kızarmaya başladı hatta biliyomusun bugün ilk çileğimizi yedik! yollarda hayvancıklar, egenin en güzel dağlık kısmı bu mevsimde harika, heryer yemyeşill, ağaçlar, çiçekler, böcekler, horoz sesleriyle uyanıyorum her yeni güne laylalaylalay...............demek istesemde artık içimden bunlar geçmiyor..düşük bi surat, nadirde olsa gelen enerjinin çabuk yitmesi kaybolması ile geçiriyorum günlerimi...bi uyusam varya uyanmıycam o derece...

Artık işten acayip sıkıldım! yani bi insan neredeyse on yıldır aynı işte hiç bişi değişmeksizin çalışır mı ya, pesss! Bu kadar cesaretsiz olduğum için kendime çok kızıyorum bazen...Monoton kelimesini sevmiyorum ama yani biri monotonluk nasıl bişidir görmek istiyosa bana gelsin, alâsı var bende:)
Ama bu sıkılganlığı, bu durgunluğu ve huzursuzluğu kimseye anlatamazsın...Hemen duyacağın kelime şu : ŞÜKRET! Birşeyin daha iyisini, daha yenisini istiyor olmak ne zamandır şükürsüzlük Allah aşkına biri bana söylesin...

Değişiklik istiyorum...
Hayatımda yenilik istiyorum...
Radikal kararlar alabilmek istiyorum...
Alışkanlıklarımdan vazgeçmek istiyorum...
Bazen korkuyorum değişiklik değişiklik dedin al sana değişiklik deyip kötü birşeyin başıma gelmesinden endişeleniyorum...
Kendimle çelişiyorum...

Birde evlilik mevzusu var canımı sıkan...Kimse ne zaman evleniyosun diye sormasın kardeşim..Ablam var daha benim deyip topu ablama atmaktan, ha sen ablanı beklersen seninde yaşın geçer diyenlerden, kısmet ama birde kısmetin önünü çevirebilmek var diyenlerden, vardır senin imajından, yalnızlıktan, şu an ismail yk dinleyen abimden:), artık çoooook sıkıldımmmmmm!

Üç şeyden de uzaklaşmak istiyorum evet...
biri yaşadığım yer : herkesle tanışıyor olmak bazen çok can sıkıcı..rahat olamıyosun hiç...mahalle baskısı dedikleri bu mu acaba:P
elimde bugün arçelikten aldığım çaycı poşetlerini her gören iğrenç espriler yaptı mesela, yuri kaçıcak mısın? hayırdır arçelik bedava birşey mi dağıtıyor? gibi salak salak laf atan adamlarla muhatap olabiliyosun...artık gülüp geçmek istemiyorum ki içimden gelmiyor...
işim: eğer bir gün yeni bir iş sahibi olursam (ki inşallah dua ediyorum) özel hayatımı, ailemi tanımayan bir iş ortamım olsun istiyorum...sürekli soru soran insanlara da gıcık oluyorum...
babam: babamı müjdat gezen sanat merkezine hoca yapsalar bence oyuncular daha gerçekçi bi oyunculuk dersi alabilirler:)

annemin sabrına hayranım..sanırım annem aşmış bazı şeyleri..bense daha yeni başlıyorum...ama daha şimdiden yorgunum kimseyi çekesim yok...

üç noktalı yazılarımdan da çok sıkıldım..blogumu özlemişim...bölük pörçük olsa da zaten böyle değilmiyim ben de bu aralar...herkese herşeye yetişmeye çalışmaya çalışmaktan herşeyin muhatabı olmaktan gına geldi artık...

neyse,

tüm içimdeki kini nefreti kustuktan sonra selam eder, gözlerinizden öperim.

buralardan hemen gidesim var yeniden başlama hevesim var

3 Mayıs 2010 Pazartesi

balkondan atla maydonoz topla...


hani ekmiştimya ben, işte o marul ve maydonozlar:)
tam mercimek köftesi yapılmalık bunlar...:P (sabah sabah nerden geldiyse aklıma:)