26 Mayıs 2011 Perşembe

yani...

bir hafta sonu kuşadası'nda motivasyon eğitimi, meryem ana, efes ziyaretleri, yeni arkadaşlıklar, ardından yıllık iznin bir bölümü bir hafta sürmese de ohh dedirten cinsten, hiç evimi işimi özlememek, ablamın evinde jess izlemek,, korkutan deprem, izin sonrası işe dönüş, cins insanlar, hem maaşa zam hem işime son gelsin dilekleri, can sıkıntısı, gene de şükür hep şükür, yorgunluk, bezmişlik, ama sevildiğini hissetmek, sevgi yumağı kesilmek, kızsan da ağlasan da öğleden sonra hep gülümsemek, sabretmek...
sanırım kafam karışık bugünlerde :)

2 Mayıs 2011 Pazartesi

doğa ve uyanış II

Doğada tek başına programını daha yeni keşfedenlerdenim. Serdar Kılıç, teknolojinin hayatımıza kattığı kalitenin hayatımıza neler kazandırdığı ile değil neler kaybettirdiği ile ölçülmesi gerektiğini söylüyor. Evet teknoloji hayatımızda büyük bir kolaylık, ancak bunu doğadan kopmadan yaşamalıyız diyor. Örnek olarak biçerdöveri gösteriyor. "Biçerdöver gelmeden önce insanlar kendi beden güçlerini kullanarak çalışıyorlardı. Evet biçerdöver 2.5 ayda yapılacak bir işi 1 güne indirerek insanların hayatını büyük ölçüde kolaylaştırdı, ancak insanlar geri kalan boş vakitlerini değerlendiremediler."diyor.
Doğada yaşamak, içinde olmak, mutfak penceresinden baktığımda kocaman bir palamut dağı görmek, hayvanları sevmek, halâ sobalı ve müstakil bir evde yaşamak, bulaşık makinası kullanmamak benim hayatımın bir bölümünü oluşturuyor. Teknolojiye direnmeden doğa ile iç içe yaşıyorum ben...
İşimden evime döndüğümde içime çektiğim bahar kokusu hiç bitmesin istiyorum...
ve yineliyorum...ilkbaharı çok seviyorum...♥