31 Aralık 2010 Cuma

2009'da yazdığım 2010 beklentilerimden ilk maddesinin gerçekleşmiş olduğu bir yıl  oldu bu yıl...
demekki neymiş en çok istediğimizi en başa yazıyormuşuz ve gerçekleştiğinde otomatik olarak 3.madde olan şaşırma eylemini gerçekleştirmiş oluyormuşuz :)
Onun dışında ingilizce ile ilgili küçük adımlar attım, sınıf atladım, geçen yıl yaşadığım 26 yaş sendromu olan kaygılarım yerini daha bir rahatlığa bıraktı...
Şükrettiğim, ama çok hızlı geçen bir yıldı 2010...güzel arkadaşlar edindim, güldüm, güzel haberler aldım...
2011 için yine hayaller kuruyorum. Hayallerim zaman zaman oldukça baskın şekilde beynimde dönüp duruyorlar, bazense durgun ve sessiz bir şekilde bekliyorlar beni, ya da onları bekleten benim:) geçen yıl yaptığım gibi yazasım yok bunları. Ama hepsi yine yazılı olarak bekliyorlar beni bir yerlerde...
Sağlıklı ve hepimizin hayırlısıyla hayallerine kavuştuğu bir yıl olur inşallah iki bin on bir :)

15 Aralık 2010 Çarşamba

9.

çocuk sevindirmek kolay blog.
bi pasta yetebiliyor bazen onlara, hoş ben onları sevindireyim derken aradan çıkıyordum ama olsun.
doğum gününden sonra bi kağıt buldum üzerine "güzel geçti" yazmış en çirkin yazısıyla, ağzından duyamadığımı o kağıttan okumuş oldum...
mutlu senelere küçük halacım!

10 Aralık 2010 Cuma

Av Mevsimi


Polisiye sevmiyorum, Allah'ım keşke bu kadar uzun olmasaydı film, Cem Yılmaz güzeldi, görüntüler güzeldi, Balıkesir'in meşhur eti filmde bile konu edilmişti:), İsmi, hasta kızı yatağında görür görmez organ nakli! dedi :)

Filmi en keyifli kısmı hayde parçasının söylendiği sahneydi....






30 Kasım 2010 Salı

biri uyudu öbürü düş gördü

*işaretleri takip ediceksin!

*neden kader hep olumsuz ve mutsuz şeylerle bağdaştırılır?
mesela çok güzel bi olayda neden kaderden demeyizde kaza ya da belada kader işte deriz?

*redd grubundakiler çok yakışıklı, ben büyüyünce onlarla evlenicem!

filmin konusu :
Bir kütüphanede memur olarak çalışan Aziz, kendi küçük dünyasında sakin ve huzurlu bir hayat sürdürmektedir. Bir gün, mahalleye yeni açılan kuaförün sahibi Seçil ve 10 yaşındaki kızı Gizem, Aziz’in oturduğu apartmana taşınır. Aziz’in yeni komşularıyla renklenen hayatı, küçük kızın daldığı uzun uykuyla gölgelenir. Gizem’in daldığı uykunun tetiklediği bambaşka olaylarla, sıradan görünen ama aslında rengarenk karakterlere sahip bu insanlar birlik olup, kaderi değiştirmeye çalışırlar.

Aziz’in günlüğünden: Kader değiştirilemez, değiştirilirse kader olmaz diyenler var. Olmasın varsın. Hiç bir şeyin değiştirilmeyeceği bir dünyada yaşamak ne umutsuzca olurdu öyle değil mi? Başına gelmiş kötü bir olay, öyle bir gün gelir ki olması gerektiği için olmuş ve daha iyi bir şeye neden yaratmıştır. Bilemezsin.

PRENSESİN UYKUSU, bir çoğunun aksine, uyanınca okunacak bir masalı anlatan, güler yüzlü bir Çağan Irmak filmi.

benim notlarım:
filme yalnız gittim.
koskoca(!) salonda 2 çift bir ben bir de önümde oturan yalnız adam..
filme ara verildiğinde çubuk krakerimi tıkınırken  kaderdaş arkadaşın arkasını dönüp "pardon saatiniz var mı?" sorusuna ağzımın dolu olması sebebiyle gözlerimi var maksatlı sıkarak yutkundum ve saati söyledim.
filme güldüm...
ağladım...
film çıkışı sokağa çıkınca kendimi çok garip hissettim...
sanki film gerçekti de sokak filmdi :)
özetle;
redd grubunu ve filmi sevdim...
dinlenesidir, izlenesidir...

redd- prensesin uykusuyum

25 Kasım 2010 Perşembe

bayram dönüşüydü...

Çocukken harama bakmak bile günahtır dediklerinde komşunun bahçesinde ki erik ağacının meyvelerine bakmamak için zor tutardım kendimi....
meğer mandalinalara bakmak daha zormuş, gökyüzünden altın yağıyor gibiydiler!
o bahçe benim olsun istedim, olur mu ki?




Bu susak kabaklarından bol miktarda var bahçemizde yetiştirdiğimiz, hemde matruşka gibiler irili ufaklı!Eskiden su tası olarak kullandığımız bu kabaklar boyanıp şekil verilip çok şık rüzgar gülleri haline dönüştürülmüşler. Ben de boyayabilir miyim ki böyle?



23 Kasım 2010 Salı

öyle bir geçer zaman ki

Cemile; anneannemin, babannemin, teyzemin ve hatta halamın adı olduğundan değil bu diziye olan sevgimiz. 
Annemle gizli gizli bazı bölümlerinde ağladığımız, belki de herkesin kendinden bir şeyler bulduğu, o çok sıkı aile bağlarının ve duyguların yoğunluğudur bizi etkileyen...
İzlerken caroline de saydırdığım gerçeği sadece şahsıma munhasır olmasa gerek
kirpiklerinden ve saçlarından tutup yolasımın geldiği tek kadın calorin(garolin, körolin:P) :)

Osman'ın hayranıyım...


son olarak dizi de yer alan güzel müziklerden bir kaçı...



22 Kasım 2010 Pazartesi

doğum günüm yurt genelinde coşkuyla kutlandı!

ben her doğum günümde bir eksikle devam edeceğim burukluğunu düşünürken her zamankinden farklı olarak farklı yerlerde farklı mekanlarda 3 tane pasta yemiş olmanın sevincini yaşadım...
sevindiğim pastaların çeşitliliğiydi elbette yaş aldığım için değil:P
bakalım yeni yaş neler yaşatacak, neler getirecek, neler götürecek?
meraklardayım...

...

17 Kasım 2010 Çarşamba

ev işleri üzerine ihtisas yapılır

Evin ablası evlenince bilimum işler bana kaldı haliyle...
Geçen hafta salı günü ablamsız ilk kabul günüm için misafirlerimi başarıyla(:P)ağırlayınca hemen ardından gelen bayram işlerinin de beni beklediğini farkettim...Baklavanın şerbetini yapmak ve dökmek, kelem(lahana) sarmasını pişirmek, angarya işleri yapıp aşağıya yukarı koşuşturmak işlerini yapıp her yedirdiğim kişiye:  baklava nasıl olmuş şerbetini ben yaptım! sarma nasıl olmuş ben pişirdim! diye övünüyorum:)) duyan baklavayı kendim açtım, sarmaları kendim sardım sanır:)) onu pişirmekte marifet kardeşim deyip basıyorum gitsin havamı:P
sonra geleceğin pisikopat annesi duruyor sanırım karşınızda her gördüğüm yeri silinecek yer olarak  görmeye başlıyorum durumum ciddiye gidiyor bence imdat! herkes bayramda temizlik yaptıran annelerden şikayetçi ben de anneme karışıyorum sürekli :))
sonracığıma geçen gün komşumuza baklava için yardıma gittiğimizde gördüğüm, kalaylanmış kabın içerisinde kendi ineğinin sütüyle mayalamış olduğu yoğurt gözümün önünden gitmiyor! çeyizim için bakır kaplar alıp kalaylattıracağım karar verdim :))
evet bu notları da tarihe gömer annemin açtığı şerbetini benim döktüğüm baklavayı huzurlarınıza sunar
mübarek kurban bayramınızı kutlarım.


15 Kasım 2010 Pazartesi

arefe manzaraları

Bugün arefe dostlar...Bugünün buradaki halini anlatayım azıcık...Muhtemelen sabahları genelde mezarlık ziyaret edilir...Hayvan pazarı kurulur bu sene bizim evin yakınlarına taşındı birde aman aman çok kalabalık
arabalardan geçecek yer bulmak bile oldukça zor...Arefe günü burada pazar kurulur kalabalıktan yürümek gene zordur..ve o kalabalık burada yaşamayan ama ailesi burada olanların  bayram için gelmeleri sebebiyle oluşmuştur...genellikle çifttir bunlar evlilik ve iş sebebiyle buradan uzaktadırlar. Yani bugün pazara çıkarsan selam sabahlaşmaktan alışveriş neyin yapman zorlaşır ama uzaktaki yakınlarını görebilirsin. İllerde bayram ek gözle görülür şekilde yaşanmıyor sanırım artık yasak mı bilmiyorum kurban kesmek, ben ilçede yaşayan biri olarak hala herkes evinin önünde kurbanını keser bizim..Allah'tan abim de anlıyor o işlerden çok pis deri yüzer:)) sonra aile bireyleri toplanıp eti kesip biçer itina ile :) ve bizim evde öncelikle ciğer yenir ben yemem bana özel kavurma yapar annem :) bizimkiler işkembeye bayıldığı için tüm komşular bütün işkembelerini bizim eve getirir ben gene yemem benim evde olmadığım bir gün evde pişirilir yenilir :P
Özetle;
bayram geliyor...
ablam geliyorr lalalalala :)
biz de pazara çıkıp eş dost tanıdık görüp bayram şekeri alacağız(İnşallah)
şimdiden herkesin kurbanlarını Allah kabul etsin
İyi bayramlar :)

6 Kasım 2010 Cumartesi

evde sürekli bi tıkırtı dinler hale geldiysen ve mandalinanı soyacak kimse yoksa
yalnızsındır!

21 Ekim 2010 Perşembe

14 Ekim 2010 Perşembe

mis mis...

keyifler iyi, 4'e geçmişim, dil kursum bu hafta sonu başlıyor, düğünde gelen hediyelerle bir züccaciyeci dükkanı açabilirim, bugün iş başı yaptım masamı özlemişim, ve iş arkadaşımın futbol tutkusunu, yoldan geçen börekçinin "sıcak sıcak var taze bööreeek" sesini, iş arkadaşımın koşup alması ve soğuk börekle karşılaşmamız:), yağan yağmur, sıcacık sobamız, yeni şirketimiz, yeni işler, yeni yüzler, heyecanlar, hayaller, sabah sabah ilkokul arkadaşımla konuşmak -yıllardan sonra-, sırf sesimi duyayım diye arayan elif hn.cım,
özlemek çok iyi bişi bence...
umutluyuz be hayattan..
çok şükür güzel hayat...
ekimi de yarıladık ...
hamdolsun...





10 Ekim 2010 Pazar

10.10.10

mutluluk dolu, ağlamaklı, müthiş güzel, telaşlı, koşuşturmacalı, kocaman şükür dolu, kelimelerin yetmediği,
arkadaş, eş dost, konu komşu, bahçenin fıkır fıkır insanın kaynadığı bir gün...
düne göre 2 derece daha ılımış bir gün :)(meralce:)

ablamla vedalaşırken birbirimize sarıldığımızda gözlerimiz suluydu evet...
ama kahkahalar atıyorduk nerdeyse:)
bana seni seviyorum dediğinde mutlu olduğunu hissettiğimde her şey çok daha kolaylaştı...
ayrılık çok da zor değil artık... sen mutlusunya...
ben de mutluyum be ablam...
hamdolsun...


23 Eylül 2010 Perşembe

değerlendirme çalışmaları Vol 2: görücü usulü denen şey kaldırılsın, erkekler daha cesur hale gelsin istiyorum, kızların kendilerini terslemesinden ya da reddetmesinden çekinmesinler korkmasınlar istiyorum..çok şey mi istiyorum? cuma günü o işimin yoğunluğu arasında kayınvalide adayı ve aracı olan müşterimin işyerime gelmesi, kendimi sinirden sürekli kasıyor olmam, ağlamak isteyip ağlayamam, patronuma olan sinirim hepsi bu görücü yüzünden..bir de kalkıpta bana demesinler mi -inanmazsın daha çocuğun bile haberi yok! e abi gelmeyin o zaman zorunuz ne yani? sanki ben çağırdım!ertesi gün çocuk(30+1)geldi...çocuğa bir bir söyledim..bu işlerin çok zor olduğunu, birilerinin ittirmesiyle daha da zorlaştığını, zorumuz mu var, evlenmek için evlenilir mi diye düşündüğümü açıkladım...O da benimle hemfikir olduğunu, dün akşam arayıp kendilerine haber verdiklerini ailesiyle tanıştığını anlattı:) Velhasıl her iki taraf içinde zor bu işler...
ha başka türlü nasıl olur derseniz, çocukta dedi ki ben zaten seni tanıyor olsam hoşlansam gene gelirim ki senden de bişey alırsam zaten gelişir dedi. Bunu bi arkadaşıma anlattım mok gelir dedi:))
Gençler size sesleniyorum(hayır ben de yaşlı değilim tabi de:P yaşı 20 falan olanlar:P) eğer evlenecekseniz elinizi çabuk tutun ipin ucu bi kaçtımı kaçıyor haberiniz olsun:))

İş hayatımda değişiklik istediğimi hep söylüyorum zaman zaman...İş hayatında duygusal bir bağın olmayacak kardeşim 2+2=4 yani...Kanunların kuralların işlediği düzenli disiplinli bir işletmede çalışılması gerektiğine hep inanıyorum... Mesai saatlerinin, yıllık izinlerin patronun keyfiyetine göre değil de çalışıp hakettiğim ve hakkım olanı kullanabildiğim bir işyerinde çalışmayı istiyorum. Hasta olduğumda sürünerek çalışmak istemiyorum...Yok pahasına birilerinin bi taraflarını büyütmek değil olay, iyiyken çok iyisin ama en ufak şeyde patronun suratını çekmek zorunda kalmak çok sinir bozucu...Her gün akşam ezanında işten çıkarken birşey yok, bir gün erken çıkarsan surat beş karış oluyor..Bir de sanki ben çalışmadan kazanıyormuşum gibi davranıp benden teşekkür beklemesini aklım almıyor, sanki bedava veriyor! Ona kalırsa SSK lı olduğuma şükretmeliymişim! Bunlara karşı gelince de ASİ damgası yiyorum bir de üstüne...Pff...Yarın izinliyim, bensiz kalmak zor geliyor ama üzgünüm bu bir gün mutlaka gerçekleşecek...Kendim için de beklenen gün gelecekse çekilecek çile kutsaldır diyerek züğürt tesellisi yapıyorum...
 
Ablamın çeyiz sandığına oturdum ben bugün:)) 145.-TL+birer hafta Assos ve Bozcaada tatili :P bunları alınca kalktım sandıktan :P yoksa beni de sandıkla beraber götürmekle tehdit ettiler :))Eşyalar arabaya sarıldı, neyseki duygu yüklü bir ortam değildi, annem ve babamın seyredişi güzel geldi hatta..Yarın evini yerleştirmeye gidiyoruz ablamın kısmetse...
İşten izinliyim..bensiz kalasıcalar!

13 Eylül 2010 Pazartesi

Ramazan, bayram, referandum, basketbol, tatil, 4 gün, evet, hayır, ziyaret, ziyaretçiler, ablamın dünürleri, baklava, sütlaç, hayır demek nasip olmayan kılıçdaroğlu, geyik, hidayet, tunceri:P, bahçe, incir, kabak ye de tadına bak, güzelliğimi bibere borçluyum, biber yiyin güzelleşin nokta.

29 Ağustos 2010 Pazar

referandum, sayende kimliğim değişti!

Bugün ailece Tc kimlik numarası olmayan -ben yıllar önce daktiloyla yazıp yapıştırmış olsam da - kimliklerimizi değiştirtip geldik..
Pazarımı yiyen nüfus idaresi çok kalabalık idi. Sıra 103 ü bize verdiler. Yaşlısı, köylüsü pazar günü olmasına rağmen sıra bekliyordu, yarın düşünemiyorum oradaki kuyruğu...
Neyse, artık kimse nüfus cüzdanımdaki lise yıllarımdan kalma fotoğrafı görüp bu ufaklık sen misin diyemeyecek!

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Hoşgeldin Mehmet Selim!

hey evlat!
çorabının teki nerde olm! :))
  Annen senin doğduğunu müjdeledi bize fotoğraflarını yolladı "biz geldik dünyaya diye!"
şöyle bi baktım olm babana çok benziyosun ha valla öteki teyzelerin de hemfikir hem, babasına çok benziyor kanaatine vardık..bu fotoğrafını da annnenin facebookundan arakladım çaktırma:P
Bu senin annen varya illa tutturdu psikoloji okucam ben diye tee gitti bilmemnerelere bıraktı bizi buralarda pedagog olcakmış şimdi, abi ne kafa var senin annende ya maşallah! ha babanı da unutmayalım.. babanın hiç bi zaman ne iş yaptığını tam anlamadık biz kafamız basmadı, akademisyen  falan sanırım ya da doktora yapıyor belki de prof oldu artık malum herkes biz mi aöf yi senelerce geçemeyecek peeeh! 
neyse senin şimdi mama saatin gaz çıkarma saatin vs olabilir
yalnız annen bu satırları okurken şaşırabilir elini bırakma annenin sakın anlaştık mı yakışıklı!
aramıza hoşgeldin :)
adınla yaşa, sağlıkla yaşa inşallah!

yuri teyzen...

16 Ağustos 2010 Pazartesi

bugünlerde...

Değerlendirme çalışmaları Vol I: geçen hafta arkadaşımın ve eşinin ; yuri çok düzgün çocuk bi değerlendir bak kaybedeceğin bişi yok ama kazanacağın çok şey olabilir diye ısrar ederek tavsiye ettiği çocukla uzun mesafelere rağmen görüştüm. sonuç: ben bu sene evlenemem dedim, o da ben bekleyemem dedi :D
Arkadaş tavsiyesi ile birini değerlendirmek çok zormuş! hele bir de ayrı şehirlerdeyse insan daha da zor.Üzerimden bir yük kalktı, benim için ağır ve sıkı bir tecrübe olmuş oldu. Belki kendimi tanıma fırsatım oldu benim de...İlk kez bir çiçek aldım gelirken bana gül getirmiş dün çöpe attım :)) Evde fazlalığa hayır:P

Ramazan ayı  güzel hamdolsun...Sahuru bahçede yapıyoruz üşüye üşüye:) İftarda topun patlamasını beklemekte çok keyifli çocukluğumdan beri...Top patlayınca hemen suya sarılıyoruz yemek falan aklına gelmiyor kimsenin..baş ağrısı da yoksa şayet susuzlukta sabredilebilir hale geliyor hamdolsun..Allah kabul eder inşallah niyetlerimizi...

Ablamın çeyizlerini ayırdık dün. Annem için duygusal bi gün oldu..Ağladı baya. Benim de neyim var neyim yok ortaya çıktı.. Mum kolleksiyonumdan ablama da ayırdım güzellerinden... düğüne ve ayrılığa 53 gün kaldı:(

Anneannemin ölümünün 3.yıldönümü bugün...Canım ninecim benim...
o zayıf bedenine rağmen bizim eve kadar durmaksızın yürüyerek gelirdi, sabah erkenden uyanır kafamın dibinde poşetinin içine çıkıladığı malzemelerini kurcalardı, hiç lüzumlu bişeyde olmazdı o poşette karıştırır da karıştırır hışırdatırdı o poşeti :)) Kalk diye kızardı bana ustan çekişcek çabuk git derdi...Çok güzel spagetti yerdi:)) Kafasının üzerine bağladığı başörtüsünü indiriverdiğimde beni koştururdu:))
Nur içinde yat ninecim, mekanın cennet olur inşallah!

6 Ağustos 2010 Cuma

İpekyol bluzum geldiii!

Twitter'dan hediye edileceğini duyduğum bu bluz için ben de kristal küre'nin bloguna yorum yaptım ve kazanan ben oldum...
ve bluzum bu hafta elime geçti... rengini, modelini, şıklığını çok çok beyendim..Kahretsin üzerime de pek yakıştı ayıptır söylemesi:P Teşekkürler İpekyol! 
Teşekkürler Kristal Küre! (bknz: kendini Oscar ödül töreninde hisseden blogger modeli)

5 Ağustos 2010 Perşembe

Tütün


Yer : Akhisar, Kızlaralanı Köyü
Hava nasıl cehennem sıcağı, köye kendimizi zor atıyoruz. Evin iki genç kızı var.Nasıl becerikli, hamarat ve bilgili  kızlar...Maşallah! Bizimle öyle ilgileniyorlar ki önümüze getirdiklerini öğütüyoruz :)) Zeytinliklerin içinde yaşıyorlar. Bu tütünleri sabah 4 de tarlaya gidip kırıyorlarmış kızlar, güneş çok kızmadan da dönüyorlarmış tarladan..Serada kurutup sonra kutulara yerleştiriyorlarmış..Hiç bir faydası olmayan tütünü yaparlarken sigara yapılıyor vicdan azabı çekiyor musunuz diye sorduğumda tütün kolonyası da yapılıyor biz o niyetle yapıyoruz artık diyorlar :)



Seranın sıcağına ben dayanamadım, hemen kaçtım ordan...

Tütünün yapraklarını kokladım, aynı sigaranın dibi gibi kokuyor...(hadi ya diyeni vururum:P)

3 Ağustos 2010 Salı

Birgi

Ege..
İzmir...
Ödemiş...

Konağın içine giremiyoruz restorasyon çalışmalarının yaklaşık 1 yıldır sürmesi nedeniyle, ah şanssızlığım! (Bu restorasyon çalışmaları neden bu kadar uzun yıllar sürüyor bilen varsa bana da söyleyebilir mi? )


Birgi'nin tarihine, o inanç turizmini yaşattığı havasına, cadde sokaklarına hayran kalmamak mümkün değil...



Konağın arkasına geçiyoruz...
Böyle bi ses geliyor uzaktan..
Kendine çekiyor o dar sokak o sesle..Türk sanat müziği çalıyor...Mistik bi hava var böyle..Garip...
Büyüleniyo gibi oluyorum fotoğraf çekerken...İçeride oturan kadına -ne kadar güzel bir mekanınız var dediğimde, sanki mekana girmemize izin vermezmişçesine "teşekkürler, kahve burası" yanıtını alıyorum..Kadında böyle tütsücü, ayinci, yogacı havası seziyorum, sonra öğreniyorum ki emekli felsefe öğretmeniymiş Gülsün Başaranbilek...Çok güzeldi mekanı mutlaka gidilip görülmeli...Hatta içeri girip bişiler yenilip içilmeli :)








Birgi'de mutlaka görülmesi gereken yerler var.. Bunlar İmam Birgivi Medresesi, Birgi Ulu Camii ve benim daha bilmediğim daha belki de çok yer... Ayrıca Birgi İzmir'in Uludağ'ı denilen, bu mevsimlerde sıcaktan bunalmış insanlar için serinlemek isteyenlerin akın ettiği Bozdağ ve Gölcük'e de yakın..Bozdağ kırkoluk çeşmesinin buz gibi suyundan içebilir, nefis gözlemelerinden tadabilirsiniz... Gölcük'te göl kenarında balık tutabilir gölün dinginliği eşliğinde dinlenebilirsiniz.

27 Temmuz 2010 Salı

haftanın sonu nakarat gibi...


Bu bünye hafta sonu; Alibey Adası (Cunda) gördü, Behramkale(Assos) gördü, Assos'ta Mert Fırat gördü, onunla fotoğraf çekildi :)
Hafta sonuna, sadece 2 güne koskoca bir tatil sığdırmak ömrüme ömür kattı blog. Zeytin gördük bol bol, zeytinliklerin içinde öten vuvuzela misali aralıksız öten ağustos böceklerinin seslerini ise kimimiz kafa şişirici kimimiz doğal bulduk :)
Assos'ta fincanda pişen sakızlı kahvelerimizi içerken Mert Fırat için o mu ki değil mi ki, nasıl konuşucaz, kızlarla banane ben yanında durucam siz çekilin diye lak lak yaparken az daha dolmuşu kaçırıyorduk :) Ama çok eğlendik, adamın ses tonunu çok sevdim ki sesinden tanıdım saç sakal uzatmış:) Başka dilde aşk filminden bahsettiğimde masasında kendisiyle tavla oynayan kadını göstererek "filmi sevdiniz mi İlksen Hn.da yönetmenimiz" dedi..  Öylece uzaklaştık ordan...


Bu kahveci güzelinden bizim evin duvarında da vardı bir zamanlar:) Assos'ta  Kamil'in mekanının duvarını süslüyor şimdi... 

not: kızlarla tatil her zaman yapmalı, çok keyifliydi..
en çok bizim cola içip eminenin ayran içmesine, olmadık olmadık güneş gözlüklerini gözüne takıp bizi güldürmesine, ismi'nin fotoğraf makinasında mert fırat'la ikisini kırpmasını hiç unutmayacağım :)