31 Aralık 2009 Perşembe

2010'dan beklentilerim(MİM)

Zorla kendimi Mim'lettirdim naki'ye:))
2010'da, yani önümüzdeki bu taptaze yılda neler yaşamak isterim düşündüm ve maddeledim...
-Ablam evlensin istiyorum hatta 14 şubatta evlensin istiyorum o derece yani:)) ya da nişanlansın bari 14 şubatta:P evlensin, mutlu olsun çoluk çocuğa karışsın istiyorum, çok sevilsin çok sevsin laf olsun diye değil hakettiği için, beklediği için hayırlı bir insan karşısına çıksın istiyorum, (ablam gelin oluyor sırada bana geliyor demek istiyorum:P)
-Yeni bir işim olsun istiyorum, sigorta şirketleri yalvarsınlar kapımda köle olsunlar yuri gel illa bizde çalış desinler istiyorum:P
-Şaşırmak istiyorum, (içeriği çok genişletilebilir)
-Aşık olmak istiyorum, -Hem teyze hem yine hala olmak istiyorum:)
-Küçük esnaf tükenmesin, durumları düzelsin istiyorum, kimse para sıkıntısı çekmesin istiyorum
-Babam ve tüm hastalar sağlıklarına kavuşsun istiyorum,
-Yenilikler ve heyecanlarımız hiç tükenmesin istiyorum,
-Şükür ve sabır bizden ayrılmasın, iyi niyetlerimiz hep bizimle olsun bol bol dua edelim istiyorum,
-Ha birde penguenler üşümesin istiyorum:))

28 Aralık 2009 Pazartesi

Bursa

- Otobüsler ben görmeyeli değişmiş koltuk numaralarını halâ aşağıya bakarak arıyordum meğer yukarıya taşınmışlar artık:) - Nilüfer turizm bu ne konfor! kişiye özel tv, kırmızı deri koltuklar, internet, çokyaşa diyen host, kaptanı cep telefonuyla konuşmayaydı birde sık sık... -Otobüslerde kahve içmek daha kolay olmalı bence. Ya yolları düzeltmeliler ya da uzun bir pipet yapmalılar böle sırtımı dayayıp oturduğum yerden içebilmeliyim...kahvenin üstüme dökülme riskini düşünmek kahve keyfimin önüne geçmemeli:P -Sigarayı içen kadınlar hiç bırakamıyolarsa bence sırf seslerindeki değişiklik nedeniyle bırakmalılar bu sigarayı..ne kadar kalınlaşıyor ne kadar çirkinleşiyor ses...yeni tanıdığım arkadaşlarda da farkettim kimisinin pürüzlü kimisinin kalınlaşmış yaşına göre çok daha olgunlaşmış bir ses tonu ile karşılaştım...yazık... -Bursa'da Balibeyhan'da arkadaşımla oturdum. O ağladı ben dinledim...kıyamadım... -Koza Han'ı çok sevdim..Sipariş üzerine MP aldım..Semiramisim çekti birini bakalım ne olucak...Yanık simit ve ayran keyfi yaptık açık havasında... desen desen eşarplara hayran kaldım...Keman desenliler, kareliler, atlas haritalılar, çapa resimliler, rakamlılar...gözlerim döndü:) Üstelik ne kadar cüzi rakamlara ne kadar güzel ipek eşarplar:( ne kadar kazıklandığımı gözlerimle gördüm:/ -İnkaya köyüne götürdü bizi bi acente arkadaşımız, benim yabancı olmadığım bir hava çam ağaçları arasında yeni tanıştığım arkadaşlarla daha iyi iletişim kurmuş olduk, yürüyüş iyi geldi... -eh bu kadar şey arasında eğitimden de bahsedeyim... hocamız Hakan Ömer Gider; çok değil verimli çalışın dedi, attığım taş ürküttüğüm kurbağaya değiyomu diye bi düşünün dedi, uyumlu ama kural tanımayan olun dedi...

23 Aralık 2009 Çarşamba

Perşembe ve Cuma Satış ve Pazarlamada yenilikçilik eğitimine katılmak üzere Bursa'ya gidiyorum. Hoşçakalınız:)

Tom dedik bağrımıza bastık...

Eve giren jeryler tırssın diye tom olarak farzedip kediyi eve aldık.. Ama bizimkisi garfield çıktı:)) dünya gamsızı kaşınıp uyumaktan başka yaptığı bişi yok:))


21 Aralık 2009 Pazartesi

Öyle bi adamla tanışırsın ki utanırsın yüzündeki makyajdan üstündeki elbiseden, belki edebi ve mütevaziliğidir seni ezen belki de o utancı verenedir utanışın, ezilişin... Bekle... Takdir Allah'tan...

19 Aralık 2009 Cumartesi

hiç MİM'lenmemiş blog

kaç zamandır hiç MİMlenmemişsen,
bi yerlerde bi sorun var demektir. (okumuyor ve okunmuyorsundur)
Acaba MİMlendikte biz mi görmedik ha blog?
küstüm işte.

7 Aralık 2009 Pazartesi

ben bir küçük halayım

Posted by Picasa
Bizim cadoloz dün bence 8'e kendisine göre 9'a bastı. Güzel ve hayırlı bir ömür geçirir inşallah. Bugün mavi önlük devri sona erdi onlar için. Yıllar sonra facebook kalırsa grup kurarlar artık mavi önlük giyenler grubu diye...bizim siyah önlüğü bir sene giymiş çıkarmış olduğumuz gibi...Çok beyendim ben gayet güzeller etek pantolon olmasıda pek rahat güle güle giysinler okusunlar...

2 Aralık 2009 Çarşamba

3.km deyip geçme

Bizim ev çarşıya 3 km.uzaklıkta blog. Gerçi sen biliyosun da ben bilmeyenlere söylüyorum:P kızım sana söylüyorum gelinim sen dinle yani:P
Babamın bi 131 şahini var(dı) ruhuna fatiha dememize az kaldı çalışmıyor son günlerde araba:) Onunla getirip götürüyodu babam beni işe son yıllarda...Bugün de çalışmayınca eski günlerime dönüp okul taşıtına binip geldim...(Binerken de binmesem iyi aslında dedim şoföre oda olsun her zaman değilya dedi)
Evimiz uzak olduğu için senelerce ben ya yürüyerek geldim gittim ya minibüslerle ya da okul taşıtlarıyla!(Belediye servisi denen şey nedense bize uğramıyor)
Ortaokul ve lise yıllarım genellikle öğrenci taşıtlarında geçti.. Sakızını çiğneyip çiğneyip camın buğusuna yazı yazdıktan sonra tekrar çiğneyen kız çocuklarıyla, ya da burnunu önlüğünün etek kısmını ters çevirip siliveren çocukların arasında geldim gittim okuluma.. Sonra okul bitti iş hayatı başladı.. Ama alışkanlık:) Bi gün yine bi okul taşıtına binmiştim. Şoför tanıdık bin bin dedi. E iyi bindim 100 mt. gittik karşımıza jandarma ekipleri çıkmasın mı:)) Sağa çektik bismillah.. Jandarma ekibinden olan uzman çavuş arabanın sol tarafından başlayarak çocuklara bakmaya başladı ve arabanın sağ tarafına geçti...Şoför bana bu arada dediki başörtünü çıkar başörtünü çıkar!! Jandarma beni öğrenci sanıcak güya çıkarınca salak adam! kızsammı gülsemmi ağlasammı bilemedim..Neyse jandarma sağ tarafa dolaştııııı ve kapıyı açtıııııı birde baktıki ben:)) İşyerime gelip giden biriydi uzman çavuş tanıyodu beni.. Ben mal gibi kaldım bişi diyemedim .. Şoför gak guk açıklama yapmaya çalışıyo filan, jandarma uyardı bir daha olmasın diye ve yolumuza devam ettik..
Ve şoför bana yine bunu dedi
başörtünü çıkarsaydın böyle olmayacaktı!
hacı abiye laf yetiştiricek halde değildim!!

16 Kasım 2009 Pazartesi

Taşındık!

9 yıldır baktığım mevsimine göre değişen şu manzaraya artık bakmayacağım... Haftasonu geçiverdik yeni yere nasıl oldu anlamadım bile...Hiç ordaki komşularımla görüşmeden bugün yeni işyerime geliverdim...Burası çok daha güzel, ferah ve aydınlık... Keyfimiz yerinde, hoşgeldin ve hayırlı olsun kelimelerini çok işitiyoruz... Gelir gelmez çay ısmarlayan çaycı, elinde bi kutu çikolata ile hayırlı olsuna gelen çekirdekçi, bi bibloyla hoşgeldiniz diyen züccaciyeci komşularımız var... Yüzler aynı olduğu için belkide çok fark yok ama değişiklik iyi geliyor insana ne olursa olsun... İnşallah hayırlı olur...

14 Kasım 2009 Cumartesi

kimlik karmaşası

Şimdi sevgili blog. Ben seni keşfettim keşfedeli facebook'ta kendi kimliğimle yer almaktan oldukça sıkılır olmuştum. Böyle hep tanıdık insanlar, belli yerlere gelmiş, vıcık vıcık yorumların olduğu, sürekli birilerinin nişan ve düğün fotoğraflarının olduğu bir yer haline gelmişti benim için. Bende seninle ilgilenmek için belki de blogumun sadece bana ait olduğunu düşündüğüm için ve kimliğimle yer almadığım için burda daha rahat ettiğimden facebook hesabımı bir yıl önce dondurdum. Sonra blog alemini keşfettim bir sürü bloggerı takip eder oldum hatta bu keşif için geç kalmış olduğumu bile düşündüm. Ama keşfetmiştim sonuçta...Blog benim için hayatımda yenilik olduğunda ya da herhangi bir ayrıntı olduğunda zaman zaman da fotoğraflarla desteklediğim bi yer haline geldi. Sonra twitter'ı keşfettim... Bu microblogu da sevdim..Hayatıma dair küçük ayrıntıları twitter'ı keşfetmeden önce bloguma giriyordum. Çünkü ben bloga uzun yazılar yazabilen biri değilim. Bu küçük notlarımı belki yıllar sonra bana bu yaşanmışlıklarımı bana hatırlatması amacıyla twitter'ı kullanır oldum. Sonra friendfeed çıktı karşıma.. FF bi paylaşım alanı bana göre.. Hatta zaman zaman kendin gibi düşünen insanları bulduğun, belki unuttuğun şeylerin tekrar hatırlatılmasını sağlayan, güncel konuların paylaşıldığı, aktif insanların yer aldığı bir alan... Gel görki Faceookta tanıdığım insanların arasında rahat edemeyen ben, FF'de kendi kimliğiyle dolaşan insanları görünce kıskanır oldum zamanla... Neden bende adım ve soyadımla yer almayayım ki diye sorgular oldum...Hiç bir değişiklik olmayacağını düşünüyor olsamda belkide küçük bi yerde yaşıyor olmanın verdiği bir rahatsızlık bu...Blogun okunma riski belkide beni korkutan...Halbuki kimliğim belli olsa ne olur olmasa ne olur korkulacak birşey yazmıyorum ki diye de düşünüyorum... Böyle karmaşık düşünceler içersindeyim...Birde herşeyin bir arada derli toplu olmasından yanayım...Bütün hesaplarımı FF'de bende toplayabilmeyi isterdim:P Bakarsın oda olur bi gün...Ya da hiç biri olmaz sadece blog kalır... Kimbilir...

5 Kasım 2009 Perşembe

sabah sabah

Günaydın blog. Babam ortalıkta yoktu bu sabah bir altınlar köyüdür gidiyor bakalım hayırlısı. Ben de kahvaltımı yapıp çıktım dışarı, araba bekliycem elimde ne vardıysa artık çöp varilinin başına geldim elimdekini atarken bide ne göriyim benim lise yıllarıma ait bi klasör... Merakla elimi uzatıp kapağı açtığımda oda ne bilgisayar sertifikam...gerisini kurcalayamadım:/ panikledim ablam karşıdan cama çıktı noluyo diye koş gel dedim o geldi annemi çağırdı sonra biz merakla çöpün başında çöp karıştırıyoruz, bunu gören abim noluyo diye geldi..evet çöp varili başında buluştuk sabah sabah:)(domuz gribi olmayız di mi:P) babam ne buluyosa atmışşş içinden bi sürü fotoğraflar vs. çıktı...o sırada da çöpçüler gelmesinmi:) bugün almayın yarın alın dedik:) Evde kalabalık yapmasın diye fırının önüne konulmuş şeylerin hepsini atmış gitsin. aklıma bi kaygı düştü benim şimdi!! günlüklerim kayıpp:'( babamın eline geçmemeli hayır olamaz:) okumadan çöpe atarsa iyide ama ya okursa:P hakkınızı helal edin:))

4 Kasım 2009 Çarşamba

Mutluluk;

Sen uyandığında çizmelerini boyalı bulmaktır.

1 Kasım 2009 Pazar

kasım geldi

Emine'lerin kasımpatıları açmış...
Kurutulmaya bırakılmış keşkeklik mısırları...

30 Ekim 2009 Cuma

Allah'ım! Dinde Senden sebat isterim, Doğrulukta Senden azimet isterim, Nimetine karşı şükür etmek isterim, Sana güzel bir şekilde ibadet etmek isterim. Allah'ım! Bildiğin zararlı şeylerin şerrinden Sana sığınırım, bildiğin şeylerin hayrını Senden dilerim. Bildiğin her günah için Senden mağfiret dilerim. Allah'ım sen gizli şeyleri en iyi bilensin.

26 Ekim 2009 Pazartesi

eski püsküler

İşyeri binamız satıldı... Yeni yerimize geçmeden önce patronumun bu koleksiyonunu fotoğraflamasam olmazdı... Bakmayın tozlu olduklarına onların özellikleri öyle:P örümcek ağları falan geziyor olması onların antik değerini artıyor bizim nazarımızda:P İşte koleksiyondan bi kaç örnek...
yatık(yatık el işçiliği olup ardıç ağacından yapılır, içinde su muhafaza edilir suyu soğuk tutma özelliğine sahiptir), sağ üst fotoğraftaki eski ütüler... nasıl ütüleniyorduysa onunla giyecekler hayret ederim hep kor düşmüyormuydu acaba yandaki deliklerden:))
kahve değirmeni, sağdaki de yün tarağı olsa gerek...
geyik boynuzu İprikler,
boyanmış susaklar,
İnek derisi
Çorba tasları, ayran kapları, bakraçlar
Çanlar,
Nostaljik görünümlü saat:P
El işi tepsi(sini)
Kahve kavurmak için kullanılan kahve tavası...
Bunları bi daha böyle fotoğraflama şansım olmayabilir...Bende bu şekilde hatırımda kalmalarını istedim...

24 Ekim 2009 Cumartesi

21 Ekim 2009 Çarşamba

Melki & Yeşil Domates Kızartması & Kayısılı Ay Kurabiyeleri

Şimdi ben dün farkettimki işteyken çok farklı evdeyken çok farklı heyecanlar yaşıyorum...Evdeyken başka şeylerle meşgul olduğum için olsa gerek işle ilgili hiçbişi aklıma gelmiyor..Bunun iyi birşey olduğu kanaatindeyim...İş dediğin işte kalsın yeterince kafa patlatıyor herkes orada birde evde aynı şeyleri yaşamaya ne hacet...Evde bana iş hayatını unutturan ev işleri ve yiyecekler sanırım...Kadınlar ne olursa olsun mutfakta kendilerini gösterme çabası içindeler. Yaptıklarının beyenilmesi, birilerine yedirilmesi keyifli şeyler...İnternet olduğu sürece bende becerebilirim evet:Pp :)) Bugün işten eve erken geldim çünkü annem grip babamsa bugün hastaneden taburcu oldu... Yemek hazırlamam gerek.. Ne yapmalı diye düşündüm annem melkiyi çok sever gidip aldım hemen.. Toplaması daha zevklidir aslında tabi bulabilirsen... Melki de ne mi? Cevabı hemen aşağıda... Güzel ve bereketli yağmurların sonucu melki mevsimi geldi hayırlı uğurlu olsun.. Melki bilenler bilir bilmeyenler için bir çeşit mantardır kendisi... Genelde Çam ağaçlarının diplerinde yetişir eğer yağışlar iyiyse o yıl melkiden çokça bulunur ve ucuz olur yok yağışlar az olurda melkide az bulunur ise et fiyatı gibi fiyat biçilir.. Ben severim melki yemeyi.. Hele sobanın üstüne direk koyup üstüne tuz döküp yemeye ise bayılırım...Onun dışında fırında pişirilebilir ya da domatesli biberli olarak sote edilebilir... Artık soğukların etkisiyle kızaramayan bahçedeki yeşil domatesler ya turşu olarak bastırılır ya da benim gibi sevenler için kızartılıp yenilir.. Hafif ekşimtırak bi tadı olup güzeldir buda...Tavsiye edilir...
İşte tariflerine sonsuz güvendiğim o olmasa ben napardım dediğim Hatice'nin Kayısılı Ay Kurabiyeleri... Malzemeleri geçen haftadan almıştım.. Ben normalde kayısı ile çok arası iyi olmayan biri olsamda denemeye değer bulup dün akşam yaptım.. Söyleyin varmı Hatice'ninkilerden farkı he:P Tarifler maşallah cuk diye oturuyor..İyiki var bu yemek blogları iyiki var portakal ağacı (reklamları dinlediniz) :)

20 Ekim 2009 Salı

emine esas oğlan'la evlenirse


emine :İki tane ben'i üst üste koymamız gerekir
kemal :Ya da tahtadan bacak yaparız 90 cm.lik
necla : Koluna giremezsin zaten elinden tutarsın ancak:D
kemal :Önemli olan boy değil emine abla önemli olan kalp

18 Ekim 2009 Pazar

google'a sormuşlar

Şimdi benim blog yaşını doldurdu ama ben bu olayı daha yeni keşfettim durun:)) googledan hemen aşağıdaki cümleleri sorup benim bloga düşenler olmuş.. blogum çok hanım hanımcık bir blog daha iyi anladım bunu artık:P eskiden kış hazırlığı Balıkesirde tarhana yapımı kapiçino duvar boya nazan öncel hangi birine yanayım tutaç dikme ıp numaramı aldıklarımı nasıl anlarım ne yapmak isterim hayallerim herkes gider herşey biter iyiki varsın ablam pembe çavuş kütahya top tarhana yapılışı

16 Ekim 2009 Cuma

Ey Rabbim! Bizi Sana çok şükreden, Seni çok zikreden, Senden çok korkan, Sana çok itaat eden, Senin için eğilen ve Sana çok yakarışta bulunan insanlardan eyle. Rabbim, günahlarımızı affet, duamızı kabul et, dilimize doğruyu söylet, kalbimizi hidayete erdir, göğsümüzden kin ve hasedi çıkarıp at.. Amin.

14 Ekim 2009 Çarşamba

neşeli günler

çok duygusal bi filmdi bu her baktığımda ağlarım ben:)) huzurlu bi aile... hep neşeli günlerimiz olsun inşallah sevdiklerimizle beraber...

9 Ekim 2009 Cuma

Babam


Babalar gününde babamla ilgili bi post gireyim istemiştim ama nasip olmamıştı..Kısmet bugüneymiş..Nerden esti dersen dinle;
Sene 1992...
Yaz tatiliydi, bir cuma günüydü, ben daha 4.sınıfa geçmiş bir çocuktum...Babamla alışveriş yapmıştık..O bir yere gitmişti sonra ben bilmiyordum..Evde oturup kiraz yerken hiç tanımadığımız bir adamın eve gelmesiyle babamın bi trafik kazası geçirmiş olduğunu öğrendik..Apar topar o hiç tanımadığımız adamın arabasına çorap bile giymeden binivermiştik..Abim askerdeydi...Babamı Balıkesir'de bulmuştuk..Şoför ölmüş babamınsa sol bacağı kırılmıştı...Ameliyatlar vs..derken Urla kemik hastanesinde kaldı bir süre..Annem babamın başındaydı..Abime telefonda babam yok bi köye gitti diye palavralar atıyordu ablam...
Sonra öğrenmişti herşeyi, kalkıp gelmişti Polatlı'dan..Ablamla biz köyde ya da Balıkesir'de akrabalarda falan kalıyorduk...Ablam bi gün beni bi akrabada bırakıp eve geleceği gün yastığımın altına 10 lira sıkıştırmıştı hiç unutmuyorum..Öyle geldi geçti çok şükür o kötü günler.. Babamın sol bacağı kısa kaldı sadece, o gündür bugündür koltuk değnekleriyle yaşamını sürdürüyor..Hamdolsun her işini görüyor normal bir insandan çok daha hızlı yürüyor..Çok alıştık bu haline kendisi de çok alışık..
Babam kel hüseyinler sülalesinden gelir(alnımın açık olması sülaleme dayanıyor) 7 kardeşten erkeklerin kardeşi kızların abisidir..Şımarık büyümüştür..Eski patrondur, esnaf emeklisidir, bencildir, huysuzdur, lafları başka tarafından anlar, övünmeyi sever, annemi hiç takmaz, abimle geçinemez, özürlü plakası taktığımız bi murat 131 e sahiptir o araçla sürekli gezer, sabahları çok erken kalkar, bahçesini çok sever, aktiftir, konuşmayı çok sever, küçükken sürekli bana konuşsana derdi konuşamazdım yabancılarla(hala olduğu gibi, çocukluğuna inin diye boşuna demiyorlar)şimdi aynı şeyi 8 yaşındaki yeğenim şevval'e yapıyor zavallı:P, çok labaliliği sevmez, fotoğraf çekilirken koluna girdirmez(ama bi çocukluk fotom var bana sarılmamış gitmiş amcamın torununa sarılmış ben içerlemim de kim içerlesin şimdi), beni her gün işe bırakır, almaya gelir, insanları sever, misafirperverdir, müsriftir, eline geçen parayı anında yer ve kötü bi huyu daha varki iki yüzlüdür..Bunu pek çok kez yaşamışızdır ama hiç baba sende bunu neden böyle yaptın diye sorgulamamışızdır..Babamdır..Herşeye rağmen...(Bazen babam acaba ikizler burcu mu diye soruyorum kendime, ben bile yazarken olumlu olumsuz karmakarışık yazmışım)
Şimdi şu anda hastanede babam..O bacağında bir yara vardı açık..Burda ki doktor yara kemiğe dayanmış demesinden sonra kendini de çok iyi hissetmediğinden doktora gitti..Doktorda yatırayım seni tahlil tetkik ne varsa yapalım demiş...Aslında bi sorun yok gibi telefonda sesi gayet iyi çok şükür yanına da daha hiç gitmedik hafta sonu annemle gidicez kısmetse sadece bugün telefonla konuşurken tekrar tekrar MR, kalp grafiği, akciğer filmleri falan çekilmesinden azıcıkta olsa endişe duydum..İnşallah hayırlı sonuçlar çıkar da rahat ederiz..Haftaya belli olucakmış bakalım..Allah tüm hastalara acil şifalar versin..ve sevdiklerimizi başımızdan eksik etmesin inşallah...
İyi ki varsın be babacım
bunu sana söyleyemem belki ama burda söylemiş olmak bile beni rahatlatıyor inan bana:)
Allah başımızdan eksik etmesin seni...
gölgen yeter...

8 Ekim 2009 Perşembe

1.yıl


oyyy mikro bloglar yüzünden ihmal mi edildin senn kıyamamm ben sana:)) 1 yaşını doldurdun ama ben onu bile bugün yazıyorum bak dündü oysa ki canım blogum benim:P bugün aguuucuk günüm..sende nasiplendin bak.. ne çabuk geçti ki bir yıl..zaten bu yılda neler yapabildiğimi görmek adına açmadım mı ben seni? ne yapmışım aslında pek çok şey değil ama 4 mevsimde neler yaşamışım, ne fototoğralar görmüşüz, ailemle yaşadığım günleri kayıt altına almak adına bir arşiv niteliği taşıması içindin sen.. ben öyle sana çok dolu dolu şeyler yazabilen biri değilim, gündemden, siyasetten, pazarlamadan anlamam anladıklarımı da paylaşamam çok..çok çekingenim:P ama sen bir web günlüğü isen beni de kabul edersin bünyene diye düşündüm... İnşallah daha çok çok yıllar benim hayatımı çekersin..İnşallah güzel anılarımız olur...çünkü sana yazmak kafamda ki karıncalanmaları gideriyor bi nebze.. Paylaşmak güzel şey be...

29 Eylül 2009 Salı



Döndüm İstanbul'dan...
çok çok foto çekmedim bu kez bunlarda kayda değer olanları...
Eğitimin Ticaret Ünv.de olması iyiydi(bol bol galatayı seyrettim) ulaşım çok sıkıntı yaratmadı..Kendim gidip gelebildim her yere.. Yemek arasında mısır çarşısına daldım, baharatlar aldım, gezdim...İlk gün eğitimi bitincede avare avare galatadan geçip tünelle taksime çıktım..İstiklal'de insan seyrettim..2. gün eğitimi ve sınavı atlattıktan sonra yollara düştüm..Neye elimi atsam kuruyor tezini gündeme getirdim:) Otobüs zor buldum, ertesi gün işe yetişmem için 23 otobüsünü bulabildim (otobüsün servisini az daha kaçırıyordum taksiciyle mecidiyeköyde döndük durduk adam kamil koçun yerini bilmiyor e bende bilmiyorum, birde gs maçı varmış üstüne)neyse ki saat 5'te Balıkesir'e indim..İşe geldiğimde 08:45'ti eve bile uğramadan geldim..Uykusuzda olsam sağsalim geldiğime şükrettim..Arkadaşlarımı görmek hele ki mercanımı görmek çok iyi geldi..İstanbul bu kez yordu beni...

24 Eylül 2009 Perşembe

Yarın İstanbul yolcusuyum inşallah.. Eğitim için İstanbul'u seçme fikri çok akıllıca değildi bunu sonradan anlamış olsamda yinede özlediğim İstanbul'u görmeyi ve alnımızın akıyla eğitimden çıkmayı ümit ediyorum...