25 Kasım 2010 Perşembe

bayram dönüşüydü...

Çocukken harama bakmak bile günahtır dediklerinde komşunun bahçesinde ki erik ağacının meyvelerine bakmamak için zor tutardım kendimi....
meğer mandalinalara bakmak daha zormuş, gökyüzünden altın yağıyor gibiydiler!
o bahçe benim olsun istedim, olur mu ki?




Bu susak kabaklarından bol miktarda var bahçemizde yetiştirdiğimiz, hemde matruşka gibiler irili ufaklı!Eskiden su tası olarak kullandığımız bu kabaklar boyanıp şekil verilip çok şık rüzgar gülleri haline dönüştürülmüşler. Ben de boyayabilir miyim ki böyle?



2 yorum:

antiotoridan dedi ki...

değerli yuri insanı. nadide organik insan. dingin blogunuzu her daim "huzur yuri'dedir" düsturuyla izleyen bir blogdaşınız olarak, şu "susak" mevzusuna dair babamı yaadederek bir anımı paylaşmak isterim.

"rahmetli" olmasını dilediğim babam, kuzenimle bana, birşeyi anlama güçlüğü çektiğimizde kızıp, "sizi gidi susaklar" derdi. kuzenimle ogün bugündür birbirimize "susi" diye hitabederiz.

şimdi sizin dingin organik bahçenizde namımızı görünce hem babamı anayım, hem namımız yürüsün hem de burada kalabalık ederek engin bahçenizde dolanayım istedim izninizle...

antiotoridan

yuri dedi ki...

"huzur yuridir" çok sevdim hemen yan tarafa ilave yapıldı gördüğünüz üzere :)
susak demek çok eğlenceli görünüyor komşu kızımızdan duymuştum ben de :)
bahçemizde dolanmak serbest her zaman bekleriz :)
bu vesileyle babanızın yattığı yer nur olsun inşallah...
sevgiler...